11 Haziran 2007 Pazartesi

Kıyıköy'de bir pazar günü

10 haziran pazar günü Kıyıköy'e gittik.



Karadeniz kıyısındaki bu kasabanın etrafı ormanlarla çevrili olup Pabuçdere ve Kazandere dereleri de Karadeniz'e bu kasabadan dökülmektedir.


Yöre halkının geçim kaynağı balıkçılık ve ormancılıkmış.
Son derece sıcak karşılandık. Özellikle çocuklar çok cana yakındı ve bize poz vermekten hiç sıkılmadılar.
Köy'in girişinde bulunan çay bahçesinde çaylarımızı içip ilk sokaktan sola sapınca Kader'le tanıştık.
Son derece güzel ve sevimli bir kız.
Nasıl da akıllı...
Aramızda geçen bir diyalog aynen şöyle:
Kader: Abla sen evli misin?
Ben: Evet
Kader: A, hiç tahmin etmedin. Çok küçük gösteriyorsun.
Ben: Tşk ederim.
Kader: Çocuğun var mı?
Ben: Hayır, yok.
Kader: Amaaan olmasın, hepsi başa bela
Ben: (dumur) E, sen de çocuksun ama...
Kader: Tamam işte ben de annem için tam bir baş belasıyım. Bilgisayar istiyorum, gitar istiyorum, telefon istiyorum. Isteklerim hiç bitmiyor vs... :)
Biz tepeden denize bakan bir balık restoranın yolunu tutarken o da bizden ayrılıp afiyet olsun dedi.
Tüm gün fotoğraf çektik.
Dereden salla karşıya geçip soğuk birlalarımızı yudumladık.
Akşam da saat 18:30 gibi yola çıktık.
Bir motorcu için son derece keyifli olabilecek o virajlı yolları otobüsün arka koltuğunda gitmek mideme pek iyi gelmediği için uyumayı tercih ettim. Gözümü açtığımda saat 20:30'du ve biz Kadıköy'e varmıştık bile.
İçimde garip bir mutluluk, yüzümde kocaman bir gülümseme ve üstümde günün yorgunluğu ile evin yolunu tuttum.

1 Haziran 2007 Cuma

Bozburun

Boztaşlar önümüzde
Boz taşlar önümüzde
Cebimizde yalnızlık var
Şu dümdüz büyüyen gecede
Tek dostumuz yakamozlar
Kimsesiz koylar ortasında
Her biri başka siyah bu dağların
Güneşi yolladık bütün renklerle
Oyuncağıyız artık alışkanlıkların
En küçük bir ses bile sanki gök gürültüsü
İçim kıpır kıpır, deniz kıpırtısız
İçim kıpır kıpır, deniz kıpırtı...

Bizi işte Bülent Ortaçgil’in bu şarkısı düşürdü Bozburun yollarına.
Gördüğümüz güzellik şarkının da ötesindeydi...

Marmaris’e 45 km uzaklıkta, 30 yıl öncesine kadar bir balıkçı kasabası olan

kendi halinde, sakin, turisti az ve geçmişiyle barışık bakir bir yer.
Keskin virajlı dar bir dağ yolundan varıdık Bozburun’a (eylül 2004)
İşletmeler son derece mütevazı ve pansiyon sahipleri çok tatlı.
Kaldığımız odada yataktan doğrulmadan bile denizi görebiliyorduk.
Her yer badem ağacı ve begonvil dolu...
Evet belki biraz BOZ bir yer ama kafa dinlemek için son derece ideal.
Selimiye ve Söğüt de muhakkak görülmesi gereken yerler arasında
Kız kumu’na da oldukça yakın sayılır.