16 Temmuz 2007 Pazartesi

Tatil

25 Haziran pazar akşamı İstanbul’dan yola çıkıp, pazartesi sabahı çok erken bir saatte Datça Palamutbükü'ne vardık.
O kadar yorgunduk ki, kahvaltı
bile etmeden doğru yatağa...
Neyse ki yorgunluğumuzu çabuk attık üzerimizden ve Palamutbükü’nde unutulmaz bir hafta geçirdik.
Hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde idi ama keyfimize diyecek yoktu.
Palamutbükü ve çevresiyle ilgili olarak özellikle paylaşmak istediğim bir iki şey var.
Bunlardan birincisi ev yapımı marzipan (acıbadem ezmesi) yediğimiz, votkalı ev yapımı naneli limonata içtiğimiz ve sarhoş olduğumuz bir mekân:
Yaka Mengen
Burası aslına sadık kalınarak restore edilen ve muhteşem bahçesi olan bir taş bina. Taş bina diyorum ama adı üstünde burası bir zamanlar zeytinden yağ elde etmek için sıkıldığı yermiş.
Son derece rahat, modern ve konuk sever bir yer. Buyrun bir de kendiniz bakın:
http://www.yakamengen.com/
Diğer bir mekân da eski Datça’da Can Yücel sokakta Can Yücel’in evinin yanında bulunan
ve arkadaşlarımız tarafından işletilen bir cafe-restoran: Antik Cafe-Bar.
Geçen sene buraya Onur'un konukseverliği için geliyorduk sık sık. Bu sene ise mekan sevgili Müberra ve Yaşar tarafından işletiliyor. Kendimizi yine evimizde gibi hissettirecek kadar keyifli bir yer.
Üstüne bir de Müberra ve Yaşar’ın konukseverliği eklenince deymeyin keyfimize...
Bir de el sanatları atölyeleri var. Ne yazık ki atölyeyi gezme fırsatmız olmadı ama seneye inşallah diyorum :)
http://www.antikdatca.blogspot.com/
Öğlenleri büyük bir keyifle pide yediğimiz yer de burası:
http://www.olgunpansiyon.com/
Kaldığımız yer burası:
http://www.bukpansiyon.com/
Gelelim güzelim koya ait bir kaç kare fotoğrafa...





Bir hafta Palamutbükü'nde kaldıktan sonra da Kaş'a geçtik.
Çok sıcaktı çoooook.
Kaşta da Hotel Hideaway'de kaldık.
http://www.hotelhideaway.com/turkce/homepage.html
Muhteşem bir manzarası var. Antik tiyatroya ve Meis adasına bakan bir odamız vardı.
Terastan ise "her yer" gözüküyordu.
Kaş'ta yine Bahçe restoran'da akşam yemeği yedik.
Mavi'de oturup bir şeyler içtik. Denizden sonra yorgunluğumuzu Noel baba çay bahçesinde attık.
Ne yazık ki fazla kalamadık, çok sıcaktı.
Buradan Çıralı'ya devam edecektik ama kendimizi yine Ege sahilinde, bu sefer Çeşme'de bulduk.
Çeşmeye gitmeden önce de Kaç'tan bir kaç kare:








Unutmadan söyleyeyim, kalbimizi ve aklımızı tabi ki yine Kaş'ta bırakarak Çeşme'ye doğru yola çıktık